Pek çok varlıklı kişinin benim gibi hissettiğini biliyorum. Artık zengin biri olsam da, içimde bir his “Paradan daha fazlası olmalı…” diyor. Bu deneyimimde yalnız olmadığımı biliyorum. Servetini yapmış birçok kişi, zenginlik için yeni bir tanım aramaya başlıyor.
Mike Koenigs, Forbes
Filmlerde mutlu son, iki aşığın kavuşmasıdır.
Başarıyla ilgili hayallerimizde de mutlu son genellikle çok para kazanmak. Peki ya sonra?
Kariyerle ilgili birçok koçluk görüşmesinde, nihai hedef hep zengin olmak olarak tanımlanıyor. Zenginlikten beklentimiz ise genellikle bizi bir şeylerden kurtarması:
-Zengin olup 9-6 çalışmaktan kurtulacağım.
-Artık bu kadar yorulmak zorunda kalmayacağım.
-Yalnızlıktan kurtulacağım, insanlar etrafımda olmak isteyecek.
Fakat atladığımız önemli bir konu var.
Tüm enerjimizi zengin olma hedefi yolunda, kurtulacaklarımızı hayal ederek harcarken, zengin olunca nerede anlam bulmayı umduğumuzu düşünmeyi unutuyoruz.
Uzaktan bakınca çok başarılı, çok zengin, zirvede olan kişiler ulaşılmaz, ideal ve yolun sonundaki ışıltılı tahta oturmuş gibi görünüyor. Onlara özeniyoruz. Hele bir o tahta oturayım, gerisi kendisi hallolur, diye düşünüyoruz. Oysa hallolmuyor.
Mutluluğun en büyük sırlarından biri, hayatta anlam duygusuna sahip olmaktır. Son araştırmalar, zengin insanların, hayatta bir anlam bulmakta, düşük gelirli insanlara göre daha çok zorlandığını gösteriyor.
Jordi Quoidbach
Bugün size yolun başındaki değil, sonundaki danışanlarımla yaptığımız görüşmelerden aldığım ilhamla yazıyorum. Ve konumuz, şişkin bir banka hesabı, üstün bir başarı, herkesin hayallerini süsleyen bir karizma kazandıktan sonraki anlam arayışı. Hiç düşündünüz mü, oraya vardığınızda sizi ne mutlu edecek?
Zengin olduğunda anlamı nerede bulacaksın?
Quoidbach ve ortak yazarların 123 ülkede 500.000 kişi üzerinde yaptıkları araştırma, servet ne kadar fazlaysa anlam ve mutluluk arasındaki bağın o kadar düşük olduğunu ortaya koyuyor.
10 yıldır evliyiz. Ve 10 yıldır, eşimin bekar evinden gelen yemek mesasını kullanıyoruz. 4 kişilik bir masa bu, küçücük. Biz artık 3 kişilik bir aileyiz ve bir misafirimiz geldiğinde onlar da genelde 3 kişi oluyorlar. Uzun süredir “Hadi yetişkinler yemek masasında otursun, çocuklar için mutfak masasını onun yanına taşıyalım.” şeklinde idare ediyoruz. Salonun ortasında iki ayrı masa, birinin boyu öbüründen yüksek. Dört ahşap sandalye, iki tane mutfaktan gelen plastik sandalye. Ziyadesiyle iptidai bir görüntü. Çok uzun zamandır bunu çözmek aklımda dönüp duruyordu, yani bu bir nevi “Bir gün ulaşılacak servet” metaforuna dönüşmüştü benim için.
Sonunda yeni eve taşınırken yeni masayı aldık.
Artık 6 kişilik kocaman, sandalyeleriyle takım, çok şık bir yemek masası takımımız var.
Buraya kadar her şey güzel.
Masa salona geldiği gün, ona uzaktan bakıp bayıldım. Oh be, işte olması gerektiği gibi bir aile masası! Dedim ve o an beynim bana hiç beklemediğim bir oyun oynadı. Kendimi korku içinde, en yakın zamanda gelecek misafirimiz ne zamandı? diye düşünürken buldum. Sonraki hafta sonu misafirimiz olduğunu hatırlayıp derin bir oh çektim. Peki ondan sonra? İki hafta sonra da başka arkadaşlarımız gelecekti, diye düşünüp yine rahatladım.
Açıkçası, masaya baktıkça onun boş kalması, misafirsiz kalması ihtimali beni korkutuyordu. Çünkü sadece birileri geldiğinde anlamlı olacaktı.
Ne zaman misafir gelse, o dev masaya ve ona yaptığımız yatırıma bakıp şunu düşünür oldum “Oh, bu insanlar iyi ki varlar. Çok şükür onlarla beraber bu masanın tadını çıkarabiliyoruz.”
Bu tam olarak, yukarıda anlattığım zenginlik ve anlam konusunun çok küçük bir simülasyonu.
İnsanlar yoksa, masanın bir anlamı yok. Büyük ve şık olmasının hiçbir değeri yok.
Kullanacak, birlikte tadını çıkaracak, onu eskitecek birileri yoksa o masanın değeri 0 TL.
İşte büyük resimde de böyle oluyor.
Eğer onun anlamlı bir şekilde tadını çıkaracak bir yolunu bulamıyorsak, masa gibi para, servet de anlamsızlaşıyor.
Sanki bir anda yanındaki sıfırlar kendiliğinden düşüveriyor. Öyle ki, “Sahi ben bunca parayı tam olarak neden istemiştim?” noktasına geliniyor.
Başarının bir aileyi nasıl dağıttığını, sağlığı nasıl kaybettirdiğini çok yakınında gözlemlemiş, bunları görüp kalbi çok kırılmış ve bu sorunun cevabını çok merak etmiş küçük kızın gözünden, size kendinize şu soruyu sormanızı rica ediyorum:
Uğrunda sağlığımı, ailemi dahi kaybetmeyi göze aldığım başarı ve buna bağlı zenginliğin, ona bir kez ulaştıktan sonra bana getirmesini beklediğim asıl anlam nedir?
CEO’dan Balıkçıya Hayat Dersi
Alman yazar Heinrich Böll'ün 1963 tarihli kısa öyküsü "Anekdote zur Senkung der Arbeitsmoral" ("Çalışma Ahlakını Düşürmeye Dair Anekdot") adlı eserinde çok sevdiğim bir hikaye var.
Bir Avrupa liman kasabasında, şık giyimli bir iş insanı, küçük teknesinde güneşin tadını çıkaran yerel bir balıkçıyı görür. Balıkçının bu rahat tavrını tembellik olarak değerlendiren iş insanı, ona neden daha fazla çalışmadığını sorar. Balıkçı, sabah erken saatlerde balığa çıktığını ve yakaladığı balıkların birkaç gün yeteceğini söyler.
İş insanı, balıkçıya daha fazla çalışarak nasıl zengin olabileceğini anlatır:
"Eğer günde birkaç kez balığa çıkarsan, bir yıl içinde motorlu bir tekne alabilirsin. Sonra ikinci bir tekne, ardından bir filo kurarsın. Soğuk hava deposu, konserve fabrikası, hatta bir restoran açarsın. Sonunda Paris'e doğrudan ihracat yaparsın."
Balıkçı merakla sorar:
"Peki sonra ne olacak?"
İş insanı coşkuyla cevap verir:
"Sonra hiçbir kaygı olmadan burada limanda oturur, güneşin tadını çıkarır, denize bakarsın."
Balıkçı gülümseyerek yanıtlar:
"Ama ben zaten bunu yapıyorum."
İyi haber: Zenginlik sonrası anlam krizinizi henüz zengin olmadan çözebilirsiniz
İronik bir şekilde, böylece parayla ölçülenin ötesindeki gerçek zenginliğe henüz banka hesabınız dolmadan ulaşabilirsiniz.
Ve daha da ironik bir şekilde, banka hesabınızı doldurmak için ihtiyacınız olan proje fikri, daha önemlisi onu uygulamak için ihtiyacınız olan güç, size bu anlamı keşfedince gelebilir.
Sahi, siz neden zengin ve başarılı olmak istiyorsunuz? O mutlu son geldiğinde, onun bir ertesi günü tatmini nerede bulacaksınız?
Yaklaşan Eğitim
5 Mayıs’ta, Açık Beyin ekibiyle geçen dönem büyük ilgi gören İçedönükler için Başarı ve İletişim Atölyesi’ni ikinci kez açıyoruz. 4 hafta sürecek (19 Mayıs’ı atlayacağız) atölyeyle ilgili detaylı bilgi ve kayıt için: https://www.acikbeyin.com/urun/icedonukler-icin-basari-ve-iletisim-atolyesi-05-05-2025/
Koçluk ve Danışmanlık
Koçluk ve danışmanlık programlarıyla ilgili detaylı bilgi: https://www.gozdeattila.com/kocluk