Kurban rolüne aşık olanlar
Onların en nefret ettiği şey, sorunlarına çözüm önermenizdir.
Onlar sorunlara sahip olmaktan hoşlanırlar; çözüm aramazlar.
Daima hayatın sillesini yiyor olduklarını kanıtlama çabasındadırlar ve eğer böyle birini mutlu etmek istiyorsanız ona mantıklı öneriler sunmak yerine ona ne kadar "haklı" olduğunu söylemeniz gerekir.
Evden işe, sokaktaki insanlardan hava durumuna her şey onların aleyhine çalışır. Bütün dünya onların bir kurban olduğunu her gün yeniden kanıtlamak için işbirliği yapmış gibidir.
Ruh halleri değişken ve dalgalı, programları daima çok rahattır. Zira bu insanların en belirgin özelliği gizli tembelliktir.
Hayatlarını sorunları aşıp bir sonraki aşamaya geçmek üzere değil, her gün konfor alanlarının biraz daha dibine gömülmek üzere kurgulamışlardır.
Risk almazlar, cesaret etmezler, yüzleşmezler.
Onlar sadece şikayet ederler.
Fakat işlerine geldiği anlarda kendi çıkarları için mazlum rollerini unutup çok neşeli görünebilirler. Sizden de bu şizofrenik ruh hallerini anlayışla karşılamanızı hatta uyum sağlamanızı beklerler. İki dakika önce size şikayetler ederek muhtemelen gününüzün sonraki tüm kısmını mahvetmiş olabilirler ama, birazdan bir sebeple kahkahalar atarken görebilirsiniz. Sahte şikayetlerinin sıkıntılı tortusu sizde, ikili oyununun zaferi onda kalır. Enerjinizi emdirdiğinize yanarsınız.
Drama üzerine kurulan hiçbir modelden hoşlanmayan ben, bu huyda bir insan olmanın hiçbir dozunu kabul edilir bulamam. Yani bazıları diyebilir ki, "Ama canım, insan bazen omzunu yaslayacak, sadece derdini anlattığında onu dinleyecek bir dost istemez mi?" .
Düşünüyorum, çok şükür gönlüme göre dostlar seçmişim. Ne zaman karamsarlığa kapılsam bana "Gel canım omzumda ağla, vah kader sana neler yapmış" demek yerine "Gözdeeee! Saçmalama sen bu değilsin hadi silkin bu ne hal be!" derler. Bayılırım, bence gerçek dost insanın yüzüne soğuk su gibi çarpandır.
Arkadaş grupları da bu doğrultuda oluşur işte. Bir kurban grupları vardır; durmadan birbirilerine üzülür, birbirilerini eyler, bir adım öteye gidemezler. Öyle bir hale gelir ki, ortak şikayetlere sahip olmak bu insanları birbirine sıkı sıkıyan bağlayan en önemli bağ haline gelebilir; ve biri kurban rolünden sıyrılırsa, grup onu artık itmeye başlar. Bir de gelişimciler vardır; düşeni süratle ve gerçekçi bir biçimde ayağa kaldırır, hep birlikte öğrene yaşaya yola devam ederler.
Kurbanları ve kurban gruplarını tanımak çok önemli. Özellikle dramatize etmenin, "kısmet"in arkasına saklanmanın doğal sayılmaya bolca meylettiği bizim kültürümüzde.
Kendinizi "bir kurbanı kuyusundan kurtarmaya" çalışıyor halde bulduğunuz anda uzak durun. Kurbanlar kurban kalacaktır; çünkü halleri başlarına gelen olaylar dizgisinin değil, hayata bakış açılarının sonucudur.
Aynı şekilde bir kurbanla karşı karşıya olduğunuzu, size verdiği tepkiden de anlayabilirsiniz. Bir dert anlattığınızda sizi mantıkla dinlemek yerine kendi derdinizi size "hayatın sillesi" olarak pazarlıyor ve içten içe sizin de "mahvolanlar" çemberine yani kendi kurban grubuna girdiğinize seviniyorsa, o kişi bir kurbandır.
Hayatımıza sokacağımız, hayatımızda tutacağımız, en azından bilinçli olarak birlikte geçireceğimiz zamanı kısıtlayabileceğimiz her roldeki insan için bir tek bilinçli seçim yapıyorsak o bu olsa, ruhumuz çok daha temiz bir yer olacaktır.