Yaşamanın en büyük zaferi hiç düşmemekte değil, her düştüğümüzde yeniden kalkmakta yatar.
Nelson Mandela
İçedönüklükle ilgili yaptığım atölyelerde sık sık görünür olmak üzerine konuşuyoruz.
Güçlü yönlerini işte en iyi şekilde kullanan, konsantrasyonla, iyi bir dinleyici olmakla, derin düşünebilmekle, iyi fikirler bulmakla işlerini başarıyla yapan birçok içedönük, terfi zamanı geldiğinde kendileri yerine daha görünür olan başka bir adayın seçildiğinden yakınıyorlar.
Üstelik konu sadece iş hayatı değil. Çok derinden sevdiği, uzaktan aşık olduğu kadının aynı arkadaş grubundan bir başkasıyla sevgili oluşunu sessizce ve hüzünle izleyenler; kendi adları hatırlanmadığı için etkinliklere davet edilmeyenler de yaralı.
Bu konuya önceleri şöyle bakardım:
Biz içedönükler olarak, iç dünyamızın konforunda yaşamaya çok alışığız.
Konu dış dünyaya kendimizi göstermek olunca konforlu hissetmiyoruz, kaçıyoruz.
Ancak, işin daha derin bir boyutu var ve onu anlamadan bu görünür olma konusu çözülmüyor:
Sahnede olmayışımızın asıl sebebi, iç dünyamızda kalmanın konforuna duyduğumuz bağlılıktan çok, başarısızlıktan kaçmaya duyduğumuz tutku.

Görünmezsem, eleştirilemem
İçedönüklükle ilgili atölye katılımcılarının çekingen, sessiz, kendi halinde kişiler olduğunu düşünebilirsiniz.
Ancak çok güçlü, özgüvenli, kendini harika ifade eden, kendisi öyle beyan etmese ilk bakışta içedönük olarak tanımlamayacağınız birçok katılımcımız oluyor.
Onların derdi, görünür olmayı başaramamak değil. Ne yapmaları gerektiğini biliyorlar, yapacak güçleri de var.
Paralize oldukları yer, sahneye çıktıkları anda eleştirilere açık hale gelmek.
Biz içedönükler olarak genellikle hassas, empatik, başkalarının iç dünyalarına karşı da duyarlı insanlarız.
Birine bir şey söyleyeceğimiz zaman bunun onun iç dünyasında nasıl yankılanacağını ince ince hesaplarız.
Fakat görünür olmak, bizim gibi olmayan birçok kişinin karşısına çıkmak demek.
Kendimizi savunmasız bırakıp spot ışığının altına koymak. Eleştirilere açık olmak. Beğenilmemeye, umursanmamaya açık olmak demek.
Görünür olmak konu olduğunda ayağımıza takılan en büyük taş işte bu.
Başarı son değildir, başarısızlık ölümcül değildir; devam etme cesareti önemlidir.
Winston Churchill

Peki görünür olmanın formülü nedir?
Başarısızlık ve eleştiriyle samimi olmanız gerekiyor. Onlardan kaçmak değil onlarla sık sık görüşmeye, onların yakında olmasına aldırmamaya alışmanız gerekiyor. Dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın, sözünü bilirsiniz…
Başarısızlık ve eleştirinin olmadığı tarafa koştukça, başarının ve fırsatların da olmadığı tarafa koştuğunuzu anlamanız gerekiyor.
Görünmeyi kabullenmek, bir bütün olarak görülmeyi kabullenmek demek:
Kendinizi mükemmel gösterme tutkusundan ayrılmanız gerekiyor.
Mükemmel, kusursuz, başarısız olma çabası, sizi bu istediklerinizin tam tersi bir çıkmaz sokağa sokuyor. Bu yüzden, görünür olmaya “hazırlanma” kavramını unutmak gerekiyor.
Şimdi, olduğunuz haliyle, iyisiyle kötüsüyle dış dünyaya açık, toplantılarda ağzını açan, fikirlerini blogunda paylaşan, etkinliklerde sohbeti başlatan kişi olmaya niyet etmeniz gerekiyor.
Başınıza ne gelecekse, bırakın hemen gelsin.
Biri size gülecekse hemen bugün gülsün.
Biri fikrinizi anlamayacaksa yarınki ilk toplantıda bu yaşansın.
Alacağınız eleştiriler ya da anlaşılmayan fikirleriniz, yaşanmadan önce dev bir korku oluyor.
Bir kez yaşanınca küçücük kalıyorlar.
Bir kere reddedilmek müthiş bir zenginlik:
“Harika, işte reddedildim, korkulu rüyam gerçekleşti. Sırf bunu yaşamamak için artık dalgalara açılmaktan korkmayacağım.” Demenizin tek yolu tam da bu.
Görünür olmayı büyük bir plan, yarın başlanacak dev bir proje gibi sürekli aklınızda, kapalı kutusuyla taşımak yerine bugün başlamanızı öneriyorum.
Görünür olun – gerekirse kalbiniz kırılsın-,
Kalbinizin kırılmasının sandığınız kadar kötü olmadığını fark edin,
Bunun verdiği cesaretle biraz daha görünür olun,
Bu sefer fikriniz anlaşılmasın. Bunun da dünyanın sonu olmadığını deneyimleyerek görün,
Ve böylece işte ihtiyacınız olan görünür olma cesaretini kendi ellerinizle, kendi cebinize koydunuz.
Bugün başlamaya ne dersiniz?

Atölyeler, Etkinlikler ve Diğer Haberler
Yaklaşan etkinlik: 13 Mart: İçedönük Olmanın Gücünü Keşfedin!
Sevgili Ayça Akın’ın eğitim platformu Mindform’da, 13 Mart akşamı, “İçedönük Olmanın Gücünü Keşfedin” atölyesi yapacağız. 1,5 saat sürecek online atölye, içedönüklük kavramına yeni giriş yapmak isteyen, kavramın anlamını bilip derinleşmek isteyenler için ideal bir formatta.
Kayıt için: Mindform Whatsapp 0532 564 24 37
Açık Beyin ile İçedönükler için İletişim ve Başarı Atölyesi yeniden başlıyor.
Geçtiğimiz ay, Açık Beyin ile yaptığımız İçedönükler için İletişim ve Başarı Atölyesi’nde, tam dört hafta boyunca farklı alanlarda içedönükler için uygulamalı, detaylı bir yol haritası oluşturduk. İletişim, başarı, iş hayatında içedönük olmak, ilişkilerde içedönüklük gibi kavramları derinlemesine inceledik. Katılımcılardan aldığımız güzel yorumlar, bu derinlemesine atölyeye ne kadar ihtiyaç duyulduğunu bize gösterdi. Nisan ayında tekrarlayacağız. Henüz kayıtları açmadık ancak açıldığında haberdar olmak isterseniz bu maile cevap olarak yazabilirsiniz.
Koçluk ve Danışmanlıklar
“İçedönük Yaşamını Tasarla” adlı birebir koçluk programı ve “Artık yazmak istiyorum!” adlı yazar danışmanlığı programında danışanlarımla birebir çalışıyoruz. Bu programlarla ilgili detaylı bilgiye www.gozdeattila.com dan ulaşabilir, randevu almak için gozdeattila@gmail.com a yazabilirsiniz.