Yalnızca sana görünen engellerin üstünden nasıl atladığını unutma
Oğlumun bu ara oynamayı en sevdiği oyun, sol eline bir süper kahraman oyuncağı, sağ eline başka bir süper kahraman oyuncağı alıp onları birbiriyle dövüştürmek.
Geçende bir baktım, bu kez yalnızca tek elinde tek bir Süpermen tutarak oynuyordu. Bu kez sahalara rakipsiz çıkan Süpermen, halıda boş boş yürütülüyordu. Karşısında bir rakip olmayınca süper kahraman oyununun nasıl devam edeceğini merak edip izlemeye devam ettim.
Oğlum Süpermen’i yolda bir başına yürütüp yürütüp durdu, sonra bir anda “Aaaaaah!” diye acı bir sesle seslendirilen Süpermen’imiz acıyla yere düştü.
Sordum, “Oğlum Süpermen’e ne oldu, dümdüz yürürken bir anda neden acıyla yere düştü?”
“Çünkü bir anda karşısına çıkan dev engele çarptı anne!” diye cevap verdi.
“İyi de karşısına engel çıkmıyor ki düz yolda yürüyor?” dedim.
Biraz düşündü, “Bu engel sadece Süpermen’e gözüküyor anne, biz göremeyiz.” dedi.
Hayatımızda büyük sorun olarak gördüğümüz, hatta onun sebebiyle koca bir hayatı istediğimiz gibi yaşamaktan geri durduğumuz konular, bazen yalnızca bizim için bir sorundur. Öyle ki dışarıda bizden başka kimseye sorun olarak görünmeyeceğini bildiğimizden bazen dışarıda birine bunu tanımlayıp itiraf etmeye dahi çekiniriz.
Özellikle de genellikle herkesin kolayca yaptığını düşündüğümüz şeyler bize zor geldiğinde yaşarız bunu. Veya, biz dış dünyaya çok güçlü görünürken, kimsenin ummayacağı bir konuda tökezlediğimizde.
Erken yaşta kariyer basamaklarını çok hızlı tırmanmış bir arkadaşım, bütün boş vakitlerini evde resim yaparak geçirir mesela. Öyle bir sanat çevresinin içindedir ki bir telefon etmesiyle, bir günde kendi sergisini rahatlıkla açabilir, ama bir türlü yapamaz, yapmıyor. Çünkü ona göre o telefonu açmak; birilerine resim yaptığını söylemek hiç birimizin nedenini bilemeyeceği kadar büyük bir engel. Ve tabii, sadece ona görünüyor.
Benim için yıllarca, dış dünyayla bağlantı kurulacak tüm etkinlikler dev bir engeldi, öyle ki Hulk’tan bile daha devlerdi. Toplantıya gireceğim diye, telefonda konuşacağım diye kusacak gibi olurdum. Birkaç kez birilerine bahsetmeye çalıştığımda “Yahu sen öyle diyorsun ama toplantıda gayet normal davranıyorsun işte, yok bir şey merak etme…” diyip geçtiler. Ben de bu konunun onlara bunun onlara küçük, bana ise dev göründüğünü anlatamadım.
Dış dünyanın genel geçer “sorunlar” listesinde tanımlı engeller vardır: Okulda başarısız olma, iflas, boşanma vb. Bunlardan birinin sizin yolunuzdaki engel olduğunu söylediğinizde dışarının dikkatini çekersiniz; bunların aşması kuvvet isteyen engeller olduğunu herkes bilir.
Ama dünya için küçük, sizin içinizde ise büyük olan engeller başkadır. Dışarıdan bakanlar göremez onu, sadece bize görünürler. Bir arkadaşımıza anlatıp tasvir etmeye çalışsak bile, karşımızdaki bize ne kadar büyük göründüğünü bilemez o engelin. Bazen de anlayamaz, “yahu bırak Allah aşkına, atla üstünden geç!” der, ama öyle yapamayız. Çünkü bu engellerin özelliği, oğlumun dediği gibi, “Yalnızca o engelin olduğu yoldan geçen süper kahramana gözükmeleri”dir.
Affedersiniz İçedönük’te, içedönüklüğü tam da bu perspektifle ele aldım. Benim için içedönük bir mizaçla doğmuş olmak, aşılması dağ gibi zor birçok görünmez engeli beraberinde getirdi. Sosyalleşmek, kalabalıklara karışmak, toplantılarda var olmak, hepsi süper kahramanın yolunda dev engellerdi. Bu durumlarda önce rahatlamak, sonra ise bu durumlarda eskiden rahatsız olduğumu dahi unutmak benim için hayatımda başarı diyebileceğim büyük bir konuydu.
Her süper kahramanın kendi görünmez engelleri başka.
Kimininki biriyle ilk kez bir romantik ilişkiyi uzun süre devam ettirmek.
Kimininki evinden dışarı çıkmak.
Kimininki bir davete “hayır” diyebilmek.
Bunların ortak yanı, dışarıdaki, bu sorunları yaşamayan, yani bu engelleri hiç görmeyen biri için, bunları aşmanın bir başarı sayılmaması.
Eğer siz kendiniz böyle bir sorun yaşamadıysanız, birini ilk kez bir toplantıda cesaret edip konuşabildi diye kutlamazsınız. Sizin için su içmek kadar normaldir çünkü.
Bir romantik ilişki kurdu diye kutlamazsınız, çünkü size göre ilişki kurmak kolay ve alışılagelmiştir.
Evden çıktı diye kutlamazsınız, çünkü siz zaten her gün evden çıkıyorsunuzdur.
Dışarıdakilerin bizim görünmez engellerimizi görmemesi anlaşılabilir.
Üzücü olan, dışarıdakiler onları görmüyor diye, bizim de bir kez aştıktan sonra, bir zamanlar onları aşmak için verdiğimiz büyük çabayı unutuvermemiz.
Hikayemizi anlatırken, geçmişe dönüp bir özet yaptığımızda, herkes için normal ama bizim için bir zamanlar çok zor olmuş konuları nasıl aştığımızı unutuyoruz. Sanki hep şimdilik zamanki halimizdeydik gibi düşünüyoruz kendimizi. Bu da beraberinde birçok sorunu getiriyor,
-Kendimizi bu görünmez engelleri aştığımız için çok tebrik etmemiz gerekirken, hiç etmiyoruz. Çıtayı hep yükseğe dikip, asla tatmin olmayan bir ebeveyn gibi “E ne var, bunu zaten herkes yapıyor, sadece sen yapamıyordun”. deyip geçebiliyoruz.
-Onları aştığımızı unuttuğumuz için, karşımıza yeni görünmez engeller çıktığında, kendimize bir güç kaynağı olarak eski başarılarımızı hatırlatamıyoruz. Halbuki eski görünmez engellerimizi ve onların üstünden nasıl atladığımızı bilinçli olarak hatırlayıp kendimizi kutlamayı seçsek; yeni bir görünmez engelle karşılaşınca “Ben bunun gibisini daha önce aştım!” diyebileceğiz göğsümüzü gere gere. Bu da süper kahramanımıza bir süper güç daha ekleyecek.
-Üçüncüsü bence en kritik olanı:
Bu görünmez engelleri bir zamanlar atlarken ne büyük bir mental enerji harcadığımızı unutuyoruz.
Kendi adıma, köşeme çekildiğim dünyamdan sıyrılıp dış dünyayla buluşabilmek, sesim çıkacak şekilde konuşabilmek, işyerindeki görünmez kişi olmaktan sıyrılabilmek benim için büyük enerji isteyen konulardı.
Fakat geriye dönüp baktığımda bazen kendimi “Şu işte çok daha başarılı olabilirdim”, “Şu işle ilgili gidip hakkımı daha iyi isteyebilirdim”, “O zamanlar çok daha iyi bir iş yapabilirdim” derken buluyorum. Çünkü orada çoğu kişiye engel gibi gelmeyen engelleri aşmaya ne büyük enerji harcadığımı unutuyorum.
Sadece bize görünen engelleri aşmaya harcadığımız çabayı yok saydığımızda, geçmişte bolca tembellik ettiğimizi düşünüp kendimize kızabiliriz.
Verdiğimiz iç mücadeleyi sırf dışarıya görünmez olduğu için küçümsediğimizde, onu kazanmak için verdiğimiz çabayı da yok sayma eğilimine giriyoruz.
Geriye dönüp baktığımızda, kendimizde madalya takmamız gereken yerde kendimizi tembellikle, az aksiyon almış olmakla suçlamamız bundan.
Kendinize “Üniversitede daha çalışkan olabilirdim”, “Falanca dönemde kendime daha iyi bakabilirdim”, “Ah o ilişkiyi devam ettirebilirdim” dediğinizde şunu düşünün,
Aslında hangi görünmez engelin üzerinden atlamakla meşgul olduğunuz için şimdi hayıflandığınız hedefe koşmaya haliniz kalmıyordu?
Oğlumun Süpermen’ine duyduğum şefkati kendime de duydum bugün.
Dümdüz görünen yollarda yürürken ne çok görünmez engeli atladığımı hatırladığım için.
Dışarıdan bakana dümdüz yürümüşüm gibi görünen bir hikâyenin benim için ne kadar engebeli olduğunu hatırladığım için.
Siz, başkalarına görünmez ama sizin için dev olan hangi engelleri aştınız geçmişte?
Şimdi ilk kez bunu hatırlamaya ve bu mücadeleyi yapabildiğiniz için kendinizi takdir etmeye var mısınız?