"Hayatın en ısrarcı ve acil sorusu şudur: 'Başkaları için ne yapıyorsun?'
Martin Luther King Jr.
Koçluk görüşmelerinin çok popüler bir konusu, yardım istemekten kaçınmak.
Genellikle neden yardım isteyemiyoruz?
1) Yardım isterken kendimizi aciz, zavallı, yardıma muhtaç, karşımızdakinin eline bakar halde hissettiğimiz için çekiniyoruz. Bu hissi yaşamak istemiyoruz.
2) Yardım istediğimiz kişinin vaktini, enerjisini alma hakkımız olmadığını düşünüyoruz. “Ben kimim ki koskoca X benim için böyle bir yardım yapsın, buna zaman ve enerji ayırsın?”
Bu “kendini karşındakinden küçük hissetme” ve “ayıp etmeme” hisleri içimizde öyle baskın ki, çoğu zaman yardım istemenin bir opsiyon olduğunu bile unutuyoruz.
“Kendi gençliğinize ne tavsiye verirsiniz?” sorusuna vereceğim tek cevap “Yardım isteyebilirsin.” olurdu. Ben de yardım istemedim, hem de hiç. Her boğulmaya başladığımda tek başıma çırpınarak kıyıya ulaşmaya çalışmak lüzumsuz bir kişisel gururdu benim için. Benim en büyük sebebim “ayıp etmemek”ti. Başkasına ayak bağı olmamak, zamanını çalmamak, onun enerjisinden pay talep etmemek.
Bu yazıda bu maddeye değineceğim. Çünkü konuyu en yanlış anladığımız yer burası. Sizi “yardım istemenin başkasının zamanını haksız yere çalmak ve onu rahatsız etmek” olduğuna dair bakış açınızı 180 derece değiştirmeye davet ediyorum.
Yardım istediğiniz kişiye çok nadir ve anlamlı bir hediye veriyorsunuz
Evet yardım istediğiniz kişi çok yoğun olabilir, muhtemelen günü yapılacak işlerle, toplantılarla, kişisel sorumluluklarla dolup taşıyordur. Sizin dış kapının dış mandalı olarak bu tıka basa dolu ajandaya sıvışmaya ve bedelsiz bir destek istemeye ne hakkınız var?
Konuya bu açıdan baktığınızda, otomatik olarak yardım istemekten vazgeçersiniz. Fakat, atladığınız önemli bir nokta vardır:
Karşınızdakinin ajandası tıka basa dolu ama neyle dolu?
Tıpkı sizin gibi, onun da birçok sorumluluğu var. Yetiştirmesi gereken raporlar, organize etmesi gereken bir ev, market alışverişi, ekip yemeği, tutturması gereken iş hedefleri. Bunların birçoğu rutin, sıradan, dünyevi işlerdir.
Halbuki hepimizin kıvrandığı tek bir ulvi ihtiyaç vardır: Faydalı hissetmek.
Ancak başkaları için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır.
Einstein
Gün boyunca günlük işlerle meşgul olup, yorulup, tükenip dururken aklımızda arka planda hep şu soru döner: “Sahiden faydalı oluyor muyum? Bu yaptıklarım sahiden işe yarıyor mu? Gerçekten anlamlı bir şey mi yapıyorum?”
Birinin yardım istemek için size gelmesi, size günlük yoğunluğunuzun arasında güneş gibi doğan bir çağrı olabilir: İşte benim için gerçek bir faydalı olma fırsatı!
"En büyük keşfedilmemiş motivasyon kaynağı başkalarına hizmet etme duygusudur."
Adam Grant, Give and Take
Birinden yardım istediğinizde, ona şu mesajları verirsiniz:
-Senin fikrin ve becerin benim için değerli ve önemli
-Senin tecrüben benim hayatımı değiştirebilir
-Senin alanında çalışan yüzlerce kişi varken ben yardımı senden istemeyi tercih ettim, çünkü idol olarak seni görüyorum, bana göre bu alandaki en ilham verici kişi sensin
-Senin elinde bana yardım edebileceğin, benim sahip olmadığım bir güç var. Yardım istediğim alanda benden daha güçlüsün.
-Senin için küçük bir yardım, benim için hayat değiştiren bir an olabilir.
Bunların karşınızdakini nasıl onore eden mesajlar olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Bu cümleleri okurken bile içiniz bir hoş olmadı mı? Çoğumuz günlerimizi, yıllarımızı, “bir gün böyle cümleler duyarsam yaptıklarıma, yorgunluklarıma değecek” diye düşünerek geçiriyoruz.
Öyleyse yardım istemeyerek karşınızdakini bu ulvi duyguları yaşamaktan neden mahrum bırakıyorsunuz?
En kötü ne olabilir?
Sizi hala ikna edemediysem, yardım istemekten çekindiğinizde kullanabileceğiniz basit bir kısayol daha vereyim: En kötü ne olabilir?
Alabileceğiniz en kötü cevap “Hayır”dır.
Bugüne kadar istediğim hiçbir yardımda direkt hayır cevabı almadım. (Belki de yeterince yardım istememişimdir? :) )
En fazla, olumlu bir cevap alıp sonrasında aksiyona geçmeyenler oldu.
Bunların bir kısmına konuyu hatırlatınca verdikleri ilk olumlu tepkinin gerçek olduğunu, tamamen yoğunluktan konuyu atladıklarını fark ettim ve ikinci hatırlatmada hemen aksiyona geçtiler.
Ama böyle olmasa da, en karamsar senaryo gerçekleşse de karşınızdaki kişi size en fazla olumsuz bir yanıt verebilir. Aldığınız cevabın hayır olması, sizin değersiz olduğunuzu, talebinizin anlamsız olduğunu göstermez. Böyle bir cevabı kişisel algılamamayı bilmek önemlidir. Teşekkür edip yolunuza devam edersiniz ve başka birinden yardım istersiniz.
Yardım istemenin adabı, yolu yordamı
Kişisel bir “yardım” anısı
Yaşım itibariyle artık bol bol yardım “istenen” taraftayım.
Özellikle içedönük gençler, kariyer konusunda benden birçok tavsiye, yardım isterler.
Onların e-postalarını görmek beni müthiş mutlu ediyor, her şeyden önce, kendileri için bu şekilde proaktif yardım aramalarını çok sağlıklı bulduğum için. Ben böyle bir genç değildim.
Sessizce başarılı olursam nasıl da kıvrandığımı mutlaka görüp bana bir yardım eli uzatırlar diye düşündüm, görmediler. Kötü olduklarından değil, ben dikkat çekmediğim ve kimseden yardım istemediğim için. Şimdi biri bana yardım istemek için geldiğinde, elimden geldiğince elini sımsıkı tutmaya çalışıyorum. Çünkü o yardım istenen halin nasıl kırılgan olduğunu çok iyi biliyorum.
O her şeyin belirsiz gözüktüğü, özgüvenin oturmadığı, soruların ve belirsizliklerin çok olduğu yaşta tecrübeli biri size bir cümle ettiğinde, hatta sadece sizi muhatap olarak görüp ciddiye aldığında hayata bakış açınız değişebiliyor.
Birkaç yıl önce, şirketten bir arkadaşımla dışarıda çalışmak için buluşmuştuk, Moda’da bir kafede oturuyorduk. İşe bir mola vermişken kişisel e-postalarıma bakayım dedim, bir e-posta gördüm. Genç bir reklamcı adayından geliyordu. İçedönük bir reklamcı adayıydı, hissettiği güvensizlikleri, zorlukları, ümitsizliği ama buna rağmen sektöre duyduğu hevesi, isteği uzun uzun anlatmıştı. E-postası, benimle müsait bir zamanda kısa bir telefon görüşmesi yapmak istediğiyle bitiyordu.
Yazısındaki tutkuyu ve içtenliği hissettim, görür görmez cevap yazmak istedim. Birkaç cümleyle, mesajının çok anlamlı olduğunu, ona zevkle destek olmak istediğimi yazdım ve sonraki hafta uygun olabilecek birkaç gün – saatimi belirttim. Anında yeniden cevap yazdı, bu kez mesajı kısaydı: “Gözde Hanım, çok şey istiyor olabilirim biliyorum ama, eğer müsaitseniz sizi hemen şimdi arayabilir miyim? 10 dakikadan fazlasını almayacağıma söz veriyorum.”
Arkadaşımla sözleştiğim mola süresinin sonuna gelmiştik, önemli bir proje üzerinde çalışıyorduk. Yanıma geldi, “Devam edelim mi?” diye sordu. “Bir dakika” dedim, “Önemli bir telefon görüşmesi yapmam gerekti. Bana 10 dakika daha verebilir misin?” Tabii, dedi.
Yardım isteyen arkadaşımıza telefon numaramı yazdım, hemen konuşalım dedim. Anında aradı. Çok kısa süre içinde, bulunduğu durumu, nasıl umutsuzluğa kapıldığını, çaresiz hissettiğini, hayalindeki işe girmek için ne yapacağını bilemediğini anlattı.
Vaktimiz dardı, ona salt duygusal destekten ziyade, tam da ihtiyaç duyduğu gibi spesifik bir yol haritası verdim: Şu ajanslara ulaş, şunları anlat, şu çalışmalarını gönder, şöyle hazırlıklar yap. Müthiş rahatlamış ve aradığı ışığı bulmuş gibi görünüyordu. Tekrar tekrar teşekkür etti. “Zamanı takip ediyordum, 9 dakika 30 saniye oldu, artık kapatıyorum. Bana ettiğiniz bu yardıma teşekkür etmem mümkün değil çünkü bunun karşılığı olabilecek bir değer yok. ” dedi.
O yoğun iş gününün ortasında bir anda kendimi inanılmaz hissettim. Benim dışımda, kendi işim, kendi hedefim, kendi kazancım dışında büyük bir şeye faydalı olmanın hissi paha biçilemezdi. Üstelik bunu 10 dakikamı ayırarak yapmıştım. Çünkü konu dakikalar değil, doğru zamanda doğru tecrübe ve doğru kişinin ihtiyaç duyulan şeyleri söylemesiydi.
İşe müthiş bir motivasyonla geri döndüm. Kendimi bir kurtarıcı gibi hissediyordum.
Bu örnekle, yardım istemekle ilgili iki önyargılarınızı kırmayı hedefledim:
-Yardım istersem karşımdakinin yoğun iş gününü bölerim.
Evet, bölersiniz. Ama inanın yoğun işler genelde sizin yardım talebiniz kadar anlamlı, kalbe dokunan bir çıktı yaratmıyor.
-Yardım istediğim kişi beni tanımıyor, neden beni dikkate alsın?
Eğer ortak bir ilgi alanınız / mesleğiniz / hedefiniz / hayaliniz varsa neden almasın? Yeni insanlar tanımak herkes için bir kazanımdır.
Etkili yardım istemek
Tabii bir de, yardımı doğru isteme konusu var. Yardım isteyenlerden aldığım onlarca e-postadan damıtarak size şu ipuçlarını verebilirim:
-Yardım talebinizde spesifik olun.
Mesajı kısa, etkili tutun. Siz kimsiniz, ne konuda yardım istiyorsunuz, neden o kişiden istiyorsunuz, ne zaman istiyorsunuz?
-Hayat hikayenizi anlatmayın, sadede gelin.
Yardım talebinizin ne kadar geçerli / önemli / duygusal olduğunu kanıtlamak için uzun uzun hayat hikayenizi anlatır ve sadede gelmezseniz mesajınızın okunma ihtimalini düşürürsünüz.
-Güçlü ve kararlı durun, aciz ve zavallı değil.
Sadaka istemiyorsunuz, yardım istiyorsunuz. Kendinizi küçük düşürmeyin, zavallı konumuna sokmayın, karşınızdakinin vicdanına hitap ederek acizliğinizle ilgi çekmeye çalışmayın. Net, spesifik olun, yardımı “zavallı” bir yerden değil gayet doğal, insani bir yerden talep edin. Sonuçta hepimiz insanız ve birbirimiz olmadan bir şey başarmamız imkânsız.
-Yardımın ne olduğunu ve ne olmadığını iyi bilin
Yardım, yukarıdaki örnekteki gibi bir şey olabilir. Sizin alanınızda uzmanlaşmış birinden tavsiye / mentorluk / öneri / karar aşamanızda destek / yol haritanızı çizme konusunda destek isteyebilirsiniz. Birinden sizi biriyle tanıştırmasını, bir ortama dahil etmesini, bir fikrinizi değerlendirmesini isteyebilirsiniz.
Bununla birlikte, yardımın ne olmadığını da iyi anlamanız gerekir.
Yardım torpil değildir, birlikte çalışmadığınız birinden sizin için kurumsal hayatta referans olmasını istemek değildir.
Yardım, karşınızdaki kişinin normalde ücretli olarak sunduğu bir hizmeti “yardım” kisvesi altında bedavaya getirmeye çalışmak değildir. Favorim “Bu aralar çok depresif hissediyorum, buluşup bir saat kahve içsek?” :) ve “Yeni bir iş kuruyorum, pazarlama planını birlikte oluşturmak için seninle bir yemek yemek istiyorum.” :) (Bir kişisel gelişim kitabı, bu tarz talepleri kabul etmenizi, istenen “yardım”ı ettikten sonra ilgili kişiye 1 saatlik danışmanlık faturası göndermenizi öneriyor. Böylece insanlara yardım ile profesyonel danışmanlığın farkını öğretmiş olursunuz diyor!)
Karşınızdakinin seviyesi, rütbesi ne olursa olsun “Ben bugün birine faydalı oldum.” Hissinin ikamesi de, fazlası da olamaz. Bu hissi yaşamak için hepimiz her gün yanıp tutuşuyoruz. Ve siz yardım istediğinizde karşıdakine bu onuru bahşediyorsunuz.
Bu nedenle, bir sonraki yardım isteğinizde ezilip büzülmeden, karşınızdakine “rahatsızlık” değil “gurur” yaşatacağınızı bilerek harekete geçin ve sonucun nasıl farklı olacağını görün.
Benden yardım isteyen içedönük reklamcı adayı hikayesinin devamı
Telefon görüşmemizden 6 ay sonra, bir gün ofiste, çok stresli bir toplantının çıkışında bir e-posta aldım. 10 dakika telefonda görüştüğüm genç reklamcı adayından geliyordu. Ona tavsiye ettiğim her şeyi yaptığını ve 2 ay önce Türkiye’nin en iyi ajanslarından birinde iş bulduğunu, çok mutlu olduğunu, bu hayalinin gerçekleştiğine hala inanamadığını yazıyordu. “Bana yardım ettiğiniz için minnettarım.” diye biten bir e-postaydı. Çok duygulandım. İşin de o günkü stresiyle, o an müthiş bir duygu değişimi yaşadım. Kendi kendime, “Değiyor.” dedim. “Yoruluyorum, zorlanıyorum, ama değiyor, her şey bunun gibi anlar için.” Bugün siz de birinden yardım isteyerek onun böyle değerli ve anlamlı hissetmesini sağlayabilirsiniz.
Birlikte neler yapabiliriz?
Etkinlikler
-Açık Beyin ile yaptığımız İçe Dönükler için Başarı ve İletişim atölyesi yeniden başlıyor. Yoğun talep gören bu atölyeyi tekrar edecek olmak benim için büyük mutluluk. Bu atölyede içedönükler için iş hayatında ve sosyal hayatta uygulanabilir, pratik adımlarla nasıl daha başarılı, sosyal, kolay iletişim kuran, iç dünyasının zenginliğini dış dünyayla buluşturabilen biri olabileceğimizi konuşuyoruz. Özümüze sadık kalarak dış dünyayı fethetmenin, mizacımıza uygun şekilde, başarıya giden yolu kendimize has bir yolculukla yürümekten bahsediyoruz. 5 Mayıs’ta başlayacak ve her pazartesi akşam online olarak devam edecek 4 haftalık atölye için buradan kayıt olabilirsiniz.
-Headline Diverstiy kurucusu Arzu Pınar Demirel’in moderatörlüğünde anlamlı bir sohbete katılacağım. Bilişsel çeşitliliğin konuşulacağı sohbette ben de içedönüklerin iş hayatına kattıklarından bahsedeceğim. Buradan ücretsiz kaydolabilirsiniz.
Danışmanlık & Koçluk
-Birebir çalışmak ister misiniz? Bir içedönük olarak kendi rotanızı çizmek, bir hedef belirleyip ona mizacınıza uygun şekilde yürümek ve bu yolda benimle birebir çalışmak istiyorsanız, bu programa göz atabilirsiniz.
-Eğer siz de bu blog gibi bir blog veya Affedersiniz İçedönük gibi bir kitap yazmayı, yazdıklarınıı geniş kitlelerle buluşturmayı istiyor ama nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, yazarlık konusunda danışmanlık alabilirsiniz.